25 Ağustos 2013 Pazar

Temcit Pilavı

Bir laf vardır hani,bunu temcit pilavı gibi önümüze koymanın manası yok diye...

Ben size temcit pilavı yaptım,afiyetle yiyin.Çaylar da benden.

Bir blog maceram olmuştu,wordpress kapandı,araya sınav senesi girdi derken bu blogu açtım,ama yine ortalıktan kayboldum.

Siz televizyon izleyicileri nasıl diyorsunuz "Behlül kaçar.." aynen öyle bir kez daha blogunu bırakan,gemisini terkeden adam oldum.

Şimdi bir kez daha temcit pilavını önünüze sürüyorum yerseniz,yanlız bu sefer tuzu yok dikkat edin sıkıntı olmasın.

Sonuçların açıklanmasından sonra dümdüz olan moralimiz,ne tercih edicez stresi ve tercihler bitince de ne zaman açıklanıcak bekleyişi beni yordu özetle.Hani gecenin saat birinde sonuç açıklamalarına hiç girmeyeyim.

Hepinize tekrardan iyi bloglar usta...

ESİ - ASI

Evet arkadaşlar,yoğun gezilerden ötürü ihmal edilen blogumuz daha önceden söz verdiğim gibi Eylül Ayı "Esi-Ası" bölümüyle yeniden canlanıyor.İşte bu ayın Esileri ve Asıları

Okun"ası" Kitap :


Hıfzı Topuz'un kaleme aldığı,fotoğraflarla ve tanıklarla anlattığı 68 Fransa'sı bugünlerde etkisini biraz daha yitiren "Gezi" eylemlerine ışık tutuyor.Gerçekten de ülkemizde olan olayları daha iyi yorumlamak,yapılan girişimleri ve bu girişimlerin sonuçlarını daha berrak görmek ve sözkonusu eylemlerin kimilerine göre neden başarısız olduğu konusunu irdelemek için mükemmel bir başvuru kaynağı.Okunmasını tavsiye ederim.


Aldous Huxley tarafından kaleme alınmış bu kitap bir bilimkurgu olmasının yanı sıra,sağlam bir toplumsal eleştriyi de dile getiriyor.Kurgulanan cesur dünya,ideal toplumların nasıl oluşturulabileceği konusunda bir tasarıyı ortaya koyarken,bu ideal toplumun neden varolamayacağı veya günümüz dünyasında neden gerçeğe dönüşemeyeceğini de açıklıyor.Bunun yanı sıra Cesur Yeni dünya karmaşık insan ilişkilerini,ikilemleri de dile getiriyor.Üzerinde düşünülmesi ve okunması gereken bir kitaptır.

İzlen"esi" Film



"Once" başrolünde Glen Hansard've Marketa Irglova'nın oynadığı,yaşanmış bir aşk hikayesini konu alıyor.Glen Hansard'ın sevgilisi için yaptığı küçük sürprizin film edildiği Once,keyifli parçaları ve platonik bir aşk hikayesiyle seyirciyle buluşmuş,güzel eleştriler almıştı.Best Soundtrack ödülünü de elinde bulunduran film izlenmeli...

Dinlen "esi" Müzik

Visa Fran Utanmyra - Ola Pettersson

 
Hargaleten...

26 Haziran 2013 Çarşamba

El Insaf!

Bu konu hakkında daha önceden bir yazı hazırlamış fakat internet paketim dolduğu için bunları yayınlamamıştım.Şimdi bunları düzene sokup sizlerle paylaşmak istiyorum:



Gezi Parkı Eylemleri "tam gaz" sürüyor.

Öyle ki seyreltilmiş asit iddiaları gündemde ve bunu halk değil
hastane doktoru söylüyor.

Devletin polisi parti üyesine asitli su sıkıyor yani.

Markası önemli değil,mevkisi önemli değil,kim olduğu da önemli 
değil,karşınızdaki "insandır" neticede.

Terörist de olsa katil de olsa cani de olsa insandır.

İnsan insana silah doğrultmuştur,insan insanı sopayla da dövmüştür,
insan insana bıçak da çekmiştir.

Bunların hepsi çok yanlış şeylerdir ama yaşanmıştır ve hala yaşanmaktadır.

Lakin gelin görünüz ki insan insana asitli su sıkmamıştır.

Biz artık meydanlara indik,meydanda bedava asit dağıtıyoruz öyle mi?

Bir de Ethem var,Ethem Sarısülük Abimiz var.Onun canına mal olan bir tabanca
ve tabancadan çıkan bir kurşun var.

Ve bir de o kurşunun sahibi bir polis var.

Ve o polis,geçtiğimiz günlerde çok masum bir savunma yapıyor.Yaptığı savunma
Nefs-i müdafaa adı altında ele alınıyor.Atılan taşlardan dolayı elim kaymış olabilir
dolayısıyla adamın kafasına nişan almış olabilirim.

Böyle bir cümleyle serbest kalınabiliyormuş demek ki..

Olur da birini vurursak,elim heyecandan titredi yanlışlıkla tetiği çekmiş olabilirim diyelm

El insaf abi gerçekten,El insaf! 








24 Haziran 2013 Pazartesi

Pariste Bir Çılgın

Abi geliverdik işte Parisimize,Uçaklarımıza bindik,uçaklarımızdan indik efendime söyleyim herşeyden var idi yani güzel bi yolculuk oldu.

Bay Çılgın'a bir iki gün müddet verin de biraz dinlensin vesaire.

Sizi öperim okuyucular...

23 Haziran 2013 Pazar

Enteresan

Malumunuz bir sınav maratonunu geride bırakmış durumdayım.Sınav salonları da bir tuhaf abi,anlatmadan geçemicem:

Özellikle Lys-2 de tuhafıma giden şeylerle karşılaştım.Salona girdim abi,sınava daha 45 dakika var.Oturdum ve insancıkları seyretmeye koyuldum.

Abi salona saçları dökülmüş 30-35 yaşlarında bir "amca" girdi.Ben önce onu hizmetli falan zannettim ne biliyim öyle bir tip sınava girer miydi yani.Bir baktım sınava giriş belgesini salon görevlisine uzatıyor.İki saniye sonra da arkama oturuyor.

Vay anasını ne iş derken saçlarını 2 yıldır kestirmemiş bi çocuk girdi,böyle 1.80 boylarında,gözlerinden zeka fışkıran bişiydi.Saçlarıyla beraber 1.90 civarına erişirdi heralde,sağıma oturdu.Adam bonus reklamlarından çıkmış gibiydi,uzun süre ona bakıp durdum.

Daha sonraları gerçek bir "amca" girdi salona,saçları beyazlamış,babam yaşlarındaydı.Üstüne "Boston Celtics" yeşili bir yakalı T-Shirt giymişti.Ayakkabılar sütlü kahve gibiydi hoştu yani.Bonus kafalı arkadaşla göz göze geldik,o da hayret etmişti.

Biraz daha sonra iki solumdaki sıraya bir adam daha oturdu.40 yaşlarında vardı.Dikkat çekecek bir tip değildi,kendisini tam hatırlayamıyorum.O amcadan sonra 25 yaşlarında bir abimiz salona teşrif etti.Ama ne teşrif abi.Sanki plaja gelmiş.Mayo şort giymişti altına,üstünde kırmızı bir T-Shirt vardı.Ayaklara da parmak arası çekilmişti.Bombaydı yani.

En bombasını en sona sakladım.

Bir arkadaş girdi abi en son.Ben böyle bir canlı organizma görmemiştim.Recep İvedik sakalı vardı adamda,saçını sumo güreşçileri gibi topuz yapmıştı.Böyle 120 kilo falan olmalıydı.Salona bir girişi var.Sanki güreş maçına çıkıyor.Yüzü kıpkırmızı,kaşlar çatık.Tam bir sumocu canım. " Verin lan kağıtları,hepsini ezeceğim!" der gibi bir ifade.Adam oturdu abi yerine,işte "Emeğiniz Emanetimiz." yazan kalemleri falan çıkardı.Sora silgiyi aldı eline,tüm hırsını silgiyi duvara sürte sürte çıkardı.İlahi...

Tüm bu hikaye bölümünü geçecek olursak...

Üniversite'ye girmek,18 yaş grubu için zorlaşıyor.Çünkü işin içinde ilk sene kazanamayan var,iki sene kazanamayan var,hatta üç sene kazanamayan bile çıkıyor.Bir de her sene zevkine giren dershane hocaları falan var,yok efendim bölüm kazanıp yine zevk olsun diye giren var,ben ellilik adam da gördüm girenler arasında bir de buna bölümünden rahatsız olup yeniden girenleri de ekleyin.

Her yıl aday sayısı çığ gibi büyüyor abi,bunun önüne geçilmezse insanlar ne ideallerine ulaşır ne de bir şey olur.Tamam sınav sistemi de yerinde dursun ama yarışacaksa 18 yaş grupları yarışsın,40 yaş ve üzerine ihtiyacımız yok bu yarışta.

Laf anlat,anlatabilirsen...

Sonu S ile Bitiyorsa

Türkiye'de sonu S ile biten kelimelerden hoşlanmamışımdır...

OKS SBS ÖSS YGS LYS kısaltmaları öğrenim hayatım boyunca aklımda yer edinen sınav sistemleridir.Öyle veya böyle sonu S ile bitiyor ya,her sınav kaba bir ifadeyle "aynı bokun sırrı" olmaktadır.

Keşke bu sınavlar olmasa falan da demiyeceğim dostlarım,daha iyisi yok mu ya da başka bir sistem uygulanamaz mı diye de sormayacağım.

Laftan anlamak ayrı bir sanattır çünkü.Herkes beceremez...

Öyle veya böyle sınav maratonumuz bitmiştir.Cümlemize hayırlı olsun emi.

20 Haziran 2013 Perşembe

Bu Hafta Makara...

Bakın gençler sizi Makara ile tanıştırayım.Yeni Zelanda şarabı oluyor kendileri.Genel kültür olsun,olur da bi gün Yeni Zelanda’ya yolunuz düşerse Makara şarabı istersiniz (Reklam yapmıyoruz,sanki sen de bi başka Yeni Zelanda Şarabı biliyormuş gibi davranma) Nerede kalmıştık? Ha evet Makara Şarabını isteyin bi lokantaya falan giderseniz,kız veya erkek arkadaşınıza "Oğlum bu Yeni Zelanda'da bir numara ötesi yok" falan diye

İzin verirseniz sizin için derlediğim makaralara bir göz gezdirelim...





Abi bu fotoraf çok bomba.Acayip tartışılacak bir kare.Bu mekan benim senelerce top koşturduğum halısahadan alınmadır.Halısahada sentetik madde yok,dolayısıyla kum dökülmüş durumda.O kumlar da oynadıkça kararıyor zift gibi oluyor.Gerisini siz hesaplayın,iyi güneş görüyor diye ultra pis bir yerde kurutma işlemi yapıyor teyzeler.

Hani uzun yollarda "Ramazan Abinin Yeri Izgara-Balık-Köy Kahvaltısı" yazar,dağ başında lokantalar vardır.İşte o hesap...

Burası "Hatice Ninenin Yeri Halısahada Biber Kurutma"

Afiyet olsun...







Direnişi unuttuk sanmayın,Unutmadık,internetimiz yoktu dolayısıyla gündem yorumu yapamadık.Paketimi aşmasaydım bu fotoğrafı elime ilk ulaştığı andan itibaren paylaşacaktım sizinle.Yaratıcı millettir,Türk Milleti.Böyle kareler görmek hoşuma gidiyor.

Sünnetin şöleni mi olur abi kusura bakma ama,"2013 yılında 2013 çocuğumuzu sünnet ediyoruz." diyerek sünnet şöleni düzenleniyor.Belediye de yaratıcı halk da...

Diren Pipi belki sünnet edilmesin koçum.